İstanbul Şehir Keşfi – 3 (Anadolu Kavağı / Yoros Kalesi)

İstanbul Şehir Keşfi’min üçüncü bölümünde, bu defa evimden biraz uzak bir yere, Yoros Kalesi’nin de içinde yer aldığı Anadolu Yakası’nın kuzeyindeki sahil kasabası Anadolu Kavağı’na gidiyorum.
Giriş
Anadolu Kavağı’na gitmek için Şişli metro istasyonundan metroya biniyorum ve son durak olan Hacıosman’da iniyorum. Otobüs duğrağı / otopark çıkışından otobüs duraklarına ulaşıyorum.
Hacıosman’daki otobüs duraklarından 25, 25Y, 150, 151 ve 152 numaralı otobüslerle Sarıyer merkezine ulaşabileceğiniz gibi, minibüsleri de kullanabilirsiniz. Ben 151 numaralı otobüsle, Sarıyer merkezindeki Sarıyer İskelesine ulaşıp saat 13:30’daki Anadolu Kavağı vapuruna biniyorum.
Sarıyer – Anadolu Kavağı motor seferi bilgileri için tıklayın.




Yaklaşık 20 dakikalık keyifli bir Vapur yolculuğunun ardından Anadolu Kavağı’na ulaşıyorum.

Anadolu Kavağı
Eski bir balıkçı kasabası olan Anadolu Kavağı’nın ismi, Anadolu ve Osmanlı Türkçesinde gümrük anlamına gelen kavak kelimelerinin birleşimiyle meydana gelmiş.

Anadolu Kavağı ile ilgili en önemli kaynak Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ymiş.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Anadolu Kavağı için şunları yazmış: “Deniz kıyısında büyük bir liman ve bu limana bağlı 200-250 kadar gemi, 800 kadar hanesi bulunan bir Müslüman kasabasıdır. Camii, yedi mescidi, hamamı, 200 kadar dükkanı, bekar evleri, sıbyan mektebi, bir çeşmesi ve ab-ı hayat suları olan bir kasabacıktır. Halkı tamamen gemici, bağcı ve marangozdur. Hepsi Anadoluludur. Limanında kış ve yaz aylarında 200-300 adet gemi mutlaka vardır.”

Anadolu Kavağı, Boğaz’ın diğer yakasındaki Rumeli Kavağı’nın tam karşısında yer alıyor. Eskiden Hieron olarak adlandırılan kasaba, Romalılar ve Bizanslılar için önemli bir karakolmuş.
Osmanlı ve Bizans döneminde kılıç balığı avcılarını ve Karadeniz’e açılmak için hava koşullarının uygun olmasını bekleyen balıkçılarını ağırlayan Anadolu Kavağı’nda hala balıkçılıkla uğraşan birkaç kişi varmış. Ancak, kasabanın asıl geçim kaynağı turizmmiş.

Balıkçıları geçtikten sonra karşıma Cevriye Hatun Çeşmesi çıkıyor.
Midillili Ali Reis Camii
Cevriye Hatun Çeşmesi’nin biraz ilerisinde ise, 1585’de Midillili Ali Reis tarafından yaptırılmış olan Midillili Ali Reis Camii yer alıyor.

Şu anda restore edilen caminin, 2017 yılında üzerine tarihi çınar ağacı devrilmiş ve bu sebeple cami büyük bir hasar görmüş.
Camiden Yaros Kalesi’ne doğru tırmanırken bir kahve içmek için, Cam Sanat Merkezi Cafe’ye uğruyorum.

Hem sanat merkezi hem restoran olarak hizmet veren Cam Sanatları Merkezi, hem eşsiz boğaz manzarası hem de uygun fiyatlarıyla oldukça güzel bir mekan.

Kafenin menüsünde sıcak ve soğuk içeceklerin yanı sıra, ızgara çeşitleri, pizza, hamburger ve çorba gibi yiyecekler yer alıyor.

Cam Sanat Merkezi Cafe’den camdan yapılmış eşya ve biblo satın alabilirsiniz.

Cam Sanat Merkezi Cafe’den çıktıktan sonra, önce Cafer Baba Sokak, ardından Tuna Caddesi’ni takip ederek, Yoros’a doğru tırmanmaya devam ediyorum.



Anadolu Kavağı iskelesinden yaklaşık 1 km kadar yürüdükten sonra Kale Cafe’ye ulaşıyorum. Kaleye ulaşmak için bu kafenin içinden geçip patika yoldan tırmanmam gerekiyor.

Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz İstanbul Boğazı’na karşı güneşlenen dostuma selam verdikten sonra, hafta içi gittiğim için henüz hizmette olmayan Kale Cafe’nin masasında birkaç dakika oturuyorum.


Ardından fotoğraflarda gördüğünüz manzaranın tadını çıkara çıkara kaleye doğru tırmanmaya devam ediyorum.


Yoros Kalesi
Anadolu Kavağı’ndan 30 dakika kadar yürüdükten sonra kaleye ulaşıyorum.
İlk olarak Yunanlılar ve Fenikeliler tarafından ticari ve askeri olarak kullanılmış olan, Anadolu Kavağı Kalesi ve Ceneviz Kalesi olarak da bilinen kaleye Yunanlılar Hieron (Kutsal Yer) ismini vermişler.

Yoros Kalesi, Karadeniz ve İstanbul Boğazı’nın birleştiği noktada, ağaçlarla çevrilmiş bir tepede yer alıyor. Manzarası eşsiz olan kale, Bizanslıların himayesi altındayken birçok defa işgal edilmiş. İlk olarak 1305 yılında Osmanlılar tarafından işgal edilen Yoros, kısa bir süre sonra Bizanslılar tarafından geri alınmış ve I. Bayezid tarafından 1391’de tekrar işgal edilmiş. Kale, İstanbul kuşatmasının en önemli kalelerinden olan Anadoluhisarı’nın yapımı sırasında kara karargahı olarak kullanılmış. Yoros’un himayesi 1414’de Cenevizlilere geçmiş ve 40 yıl Ceneviz hakimiyetinde kalmış. Kalenin Ceneviz Kalesi olarak adlandırılmasının sebebi buymuş.

Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra, böylesine bir stratejik konuma sahip olan Cenevizliler Osmanlılar için tehdit oluşturmuş ve Sultan Mehmet, fetihten birkaç yıl sonra kaleyi fethetmiş.

Kalenin içine şu anda girilmiyor .Etrafında birkaç kafe ve restoran bulunan kale, özellikle hafta sonları çok kalabalık oluyor, bu sebeple hafta içi ziyaret etmenizi öneririm. Zira hafta içi, hafta sonunun aksine oldukça sessiz ve sakin.

İstanbul keşfimin üçüncü ayağı olan Anadolu Kavağı ve Yoros Kalesi ziyaretlerim yaklaşık 5 saatimi alıyor. Ancak, ben turunuza Anadolu Kavağı yakınlarında olan Yuşâ Tepesi’ni de ekleyip bütün gününüzü bu bölgeye ayırmanızı tavsiye ederim.

Notlar
- Anadolu Kavağı ve Yoros Kalesi ziyaretim toplam 5 saat sürdü.
- Gezi sırasında iki öğün yemek yedim ve toplam 45 TL harcadım. Anadolu Kavağı’nda ve kale yakınlarında birçok balık restoranı, kafe ve kahvaltı yeri mevcut.
- Şişli’den Anadolu Kavağı’na M2 Metrosu, 151 numaralı otabüs ve Sarıyer-Anadolu Kavağı motorunu kullanarak 1 saat 20 dakikada ulaştım.
Bir cevap yazın